bugün

entry'ler (281)

ak gençlik çanakkale de savaşıyor olsaydı

önce 'yeşil'i bombalar, talan ederdi.
Kalan vakitlerinde de pilav dağıtırdı herhalde.

başbakanın anında toplarım dediği 1 milyon kişi

ilk gazlı müdahalede sarığı elinde arkasına bakmadan kaçacak, papua yeni gine sınırlarında karaya vuracak kişiler.
domuzları korkutmasalar bari.

ak parti döneminde enflasyonun tek haneye inmesi

iq`su tek hanelilerin ağızlarından düşürmedikleri şiar.
her ay aldığı maaş da tek haneye düşünce açacağı başlık merak konusu.

yaran olaylar

über kıro, cimri ancak bir okadar da zeki mi zeki patronum ve iki müşteri temsilcisi kız arasında çin' de geçen olaydır mesela, günlerce durmaksızın güldürmüştür.
2010 tarihinde çin' deki bir moda fuarına misafir olan üçlümüz, türkiye' ye geri dönmeden önce otellerinde son gecelerini geçirmektedirler. patron bir odada, iki masum mu masumuz kızımız ise başka bir odada konaklamaktadır.
gece sularında kızlarımızdan biri kumandanın hiç olmayacak bir tuşuna basmak suretiyle uygunsuz( bildiğimiz ayıp kanallar işte) ve paralı olan kanallardan birine denk gelmiştir ve panik olup değiştirmekle beraber 32 saniye kadar izlemiş bulunmuştur.
ertesi sabah oteli terketmeden ödemeyi yapmak üzere kasada soluğu almış olan patron, ayrıntılı faturayı görünce hemen durumu farketmiş ve kızlarımıza dönerek tüm ciddiyetiyle şu cümleyi sarfetmiştir;
- gızlarrr, yalnız böyle şeyler izleyecekseniz bir dahakine cd getirelim yanımızda, burada çok pahalı oluyo!

sözlük yazarlarının itirafları

bazen çok konuşuyorum ben olm ya.
tamam 23 sene sonra itiraf ediyorum kendime, ben çok konuşuyorum oldu mu, ok mu, rahat mısınız lan söyleyin.
değilseniz falan pankart açıcam allı güllü.
amk şu halime bak.
nasıl mı itiraf ettim kendime?
yine geçenlerde konuşuyorum söylemesi ayıptır.basmışım gaza, 400, 500 kmleri görüyorum. yandan lambourgini, ferrari falan geçse farkedip yön değiştirecekler, yarışa duracaz o derece.
neyse baktım olmayacak böyle, bir fenalık bastı beni, kızardım, tansiyon tavan falan.
her zamankinden daha farklı bir şeyler var hissediyorum, tahammül edemiyorum kendime, çarpıntı da başladı mı.
işte tam o anda pat diye kestim konuşmayı ortada bir yerde.
sonra şöyle bir baktım etrafıma, ne göreyim.
2 ölü, bir yaralı, diğerleri de gavurdan kaçar gibi, sarıklarını sağ ellerinde, sol elleriyle de şalvarlarını tuta tuta kaçışıyorlar sağa sola.
sorsam aralarından birine,'özet geç piç' desem cevaplayacak adam yok lan. vallahi adam yok.
işte orada, tam da o anda, hayatımın en kritik kararını verdim.
hiç konuşmuyorum artık olm.
değil cımbız, köfte kızartırken validemin kullandığı o kafam kadar maşayı getirseler yine laf alamıyorlar ağzımdan, yine laf alamıyorlar.( ah sevdiceğim, sen hariç tabi)
görün lan. kendimden çok sizi düşünüyorum.
suskunluğum türk varlığına armağan olsun.
ne mutlu itiraf edene!

yozlaşan devlet kuruluşları

(bkz: amk)

yaran telefon diyalogları

birebir şahitliğini yaptığım, annem ve kiracı aday adayı arasında geçen şu diyalog olabilir mesela.

+ iyi akşamlar, buyrun.
- mırmırmırmır
+ giriş kat, 1+1, 550 lira. mesleğiniz nedir?
- mırmırmırmır
+ yalnız biz özel sektöre vermiyoruz, polise, öğretmene, memura veriyoruz... ??!!** kahkahkahkah.

bari o telefonu kapat da öyle gül rezilliğine* derler adama ama nerede.
eminim karşıdaki de kamu* ya vermekten bu kadar memnun bir ev sahibi ile hiç mi hiç karşılaşmamıştır.

milli eğitim komisyonu

bugün jet hızıyla geçirdiği 4 + 4 + 4 biçiminde modifiye edilen 'zorunlu eğitimin' tescilli biçimde nasıl da 'zorunlu işsizliğe' dönüşeceğinin habercisi olan komisyondur.
bu kadar basit işte.
hiç okumayan, cahil cuhela dolaşan, okusa da etiketi sarkan eşek misali semerine sarılanlar ne mi yapacak?
onlar da milletvekili olacak yahu.
mecliste bol bol sandalye kıracak, su şişesi fırlatacak, yumruk sallayacaklar. şiddetin, amiyaneliğin dibini görecek, gösterecekler.
bu kadar basit işte.

ömer hayyam

bir gün hayatın bitecek.
ve geriye hayatını en dolu yaşadığın anlar kalacak.
eğer şanslıysan;
işte bu anlar, dokunduğun insanların hayatında iz bırakır.

gecenin şarkısı

http://www.youtube.com/watch?v=veMTnVPE68c
şimdi bu sigara niye bitti amk* dedirtir adama.
sevdirene selam olsun.

iz bırakan kitap cümleleri

çünkü...
sırtını bir ağaca dayayıp yüzünü güneşe çevirmek kapitalizme baş kaldırmaktır. uzanıp çimenlere bulutları seyretmek, kurulu düzene karşı en tehlikeli isyandır. herkes böyle beleşe kafa dinlerse kapitalizm çöker. otel sahiplerinin, tur operatörlerinin, garsonların, komilerin velhasıl bütün sadık ve çalışkan kölelerin üretme ve tüketme haklarının kimseye bedavaya yedirmez kapitalizm.
ve işte bu yüzden keser,
mülkiyetini birilerine devredip
gölgesini satamayacağı her ağacı.

eyvah düşüyorum

an itibariyle, sabah saat 8:30 sularında mülakatına iştirak edeceğim programdır.
heyecanlandım olum lan adsfghj.
bir gece önce doldurduğum ve hemen akabinde, sabah saatlerinde aranarak çağırıldığım, eserciğimin icra ettiği, muhtemelen elim s*kimde, beş parasız geri döneceğimi öngördüğüm bu yarışma için 6:00 da uyanacak olmam ne kadar sendromsu, nasıl da karın ağrıtıyor, gel bir de bana sor.
özet geç piç* diyenler için muhtemelen ne kadar armut, kafası kıyak herif varsa benimle aynı saatte orada olacaklarını, topluca saçmalandıktan sonra açılan kapaktan rezil bir biçimde düşmek suretiyle varolmanın dayanılmaz hafifliğine* erişileceğini söylemek mümkün. es geçtikleri detay ise, düşmek için öyle kapağımsı bir düzeneğe falan ihtiyaç duymayacak kadar sakar olduğum. takılıp düşecek yer bulmam sonucunda ki pek zorlanacağımı sanmıyorum, değil kendimi, benimle birlikte tüm ekip arkadaşları ve kameramanlar olsun, hatta reji vesaire de kendini yerin derinliklerinde bulabilir mesela adsfghj. yazarken çok güldüm lan*
beni niye aramıyollaaa* sorunsalı ile boğuşanlara da bir iki tavsiye vermeden geçemeyceğim. başvuru formundaki sorulara verebileceğiniz en sikko cevapları vermeye çalışın. zor değil lan, aynı buraya yazdığınız gibi işte asdfghj.
hadi göreyim sizi aslanlarım.
uludağ neferi olarak bayrağı sallaya sallaya en önde yürüyeceğime and içerim!
selam olsun.

sözlük yazarlarının itirafları

internete girebilmek için nelere katlanıyorum lan, hiç kimsenin haberi yok!
nelere mi katlanıyorum?
sırf iki diş internet, anamın yan apartmandaki o sikko uydunetinden çekiyor diye, bildiğin lavabodan, çamaşır makinesinin üzerinde, duvara sıfır biçimde konuşlandırdığım netbookumdan bağlanıyorum olm. tuvalet lan bildiğin, hela işte. 100 numara. tahsildar hatta adfghj.
hani o kadar alıştım ki bu duruma da kısa zamanda, makinenin üzerinde artık iz yapmış olan kahve bardağım ve önüne iliştirdiğim sandalyem de cabası, böyle tam yaran cinsten.
hayır, pragmatik sonuçları da yadsınamaz tabi. dur gelmişken elimi yıkayayım* gibi anlık ürkütücü kararlar olsun, 'şampuan bitmiş olm, yok deterjan azalmış, dur yarın gelirken alayım* cinsinden ibretlik tespitler olsun, hoş şeyler yani bunlar.
işin kötüsü hane içindeki bireylere bunu hissettirmemek için , tüm bunları kapalı bir kapı ve ışıksız bir atmosfer eşliğinde gerçekleştiriyor olmak, bende geleceğe dair eşi benzeri görülmemiş senaryo ve projelere imza atma isteği de uyandırmıyor değil hani.
ama daha kötüsü de var mesela, çok samimi dost bellediğiniz adamlarla bu detayı paylaşmak bazen yaran olaylarla da sonuçlanabiliyor.
facebook duvarınızda şarkı paylaşan arkadaşınızın altına 'oh, tam da ihtiyacım olan buydu' tarzında bir yorum olur da iliştiriverirseniz, ' bunu tam da oradan yazman çok ilginç doğrusu zaaaaaaaaa xd' biçiminde cevap almanız işten bile değil haberiniz ola.
velhasıl net ayağı göt ayağı beyler. böyle biline.

klozete işerken oluşan iç sıkıntısı

altınıza işediğinizi farketmenizden daha kötü olmayan durum.

fetih 1453

sıçıp sıvamanın alemi yok, adamlar yapmış olm* dedirten film. bir çok karakteri daha evvel hiç mi hiç görmemiş, tanımamış olmama rağmen sergiledikleri üstün performanstan ötürü 10 üzerinden 8 i rahat veriyorum kendilerine. araya sıkıştırılan aşk üçgeni de truvamsı bir tat vermiş ya, olmasa olmazdı zaten. millet 3 saat mancınık, gürz, havan toplarını mı seyretsin yahu. öhöm.

son sahnelere doğru, sultan mehmetin konstantiniyye halkı ile adeta kucaklaşmasını izlerken siktiri çekmedim değil gerçi. kendi oğlunu kucaklarken tırsan, kardeş katlini mübah sayan, oğlunu öldüren padişahlar görmüş geçirmiş, tam gaz hiyerarşi ile vuku bulmuş bir imparatorluk için hoşgörü oldukça ironik olsa gerek. hele ki ecnebilere? vallahi inanmam!

ilkokul, lise tarih kitaplarının kül yutturan sayfalarından yer yer izler taşısa da, nacizane yorumlarım ağırına gitmesin farukçuğumun. yoksa eli öpülecek adam vesselam.

berlin kaplanı

şok güsel olıyoo' repliği ile kendini ilelebed hatırlatacak, eyvah eyvah serisi kadar güldürmemiş ama ata' faktöründen ötürü daha gidilmeden sevilmiş filmdir. fetih 1453 gibi 10 gün önceden bilet almak için kıçınızı yırtmanıza da gerek yok hem.
ha bir de ; duşmahın, abdest*

once

http://www.youtube.com/watch?v=VBLDP0Etp3Y
film genel hatlarıyla çok etkileyici olmasa da uzun metraj klip tadındalığı ve birbirinden muazzam parçalar ile doyurucu oluşu tartışalamaz diyebilirim.
şu hikayeleri aşalım artık hocam.ha kaparsın gitarı, alırsın bu hatun ile adamı, serenat yaparlar 5. katta konuşlanmış haneme, eyvallah o zaman.
velhasıl dinleyin, dinletin beyler. iş var bunlarda.

give us a little love

klibi hayli enteresan olan, dinlemekten kendimi alamadığım, izlerken ise sanki biraz tırstığım şarkıdır.
çok mu aradılar yoksa yoldan geçenleri mi topladılar, her izleyişimde ayrı ayrı düşünür dururum.
düşünmek için çok vakit var nasılsa.

çizme giyen kadından tahrik olmak

tahrik olmak için çizmenin içindeki bacağa bile ihtiyaç duymayan türk işi son sürüm abazan eylemi.
ömrünün sonuna kadar sarılıp uyuyabileceği, şöyle baldıra kadar uzananlarından bir çift hediye etmek isterim kendisine.grup falan da yapar hem.
hödük.

karda buzda göt üstü düşen kız

en yakınındaki erkeğin üzerine düşen kızdır.
daha büyük götü mumla arasa bulamaz.